Dindar Şövalyeler Adası

MALTA

“Malta Adasının en belirgin özelliği nedir?” diye düşündüğünüzde aklınıza belki ‘şövalyeleri’ cevabı gelebilir. Peki, “Şövalyelerin en belirgin özelliği nedir?” diye sorulduğunda ‘cesaret, macera ruhu, savaşçılık’ şeklinde cevaplar verebilirsiniz. Bunların hepsi doğru sayılabilir ama en önemli hususiyetleri ‘dindar’ olmalarıdır.

İşte Malta’nın bu yüzünü öyle gelir gelmez klişelerinin, manastırlarının sayıca çokluğuna bakarak değil de, bir gece şehrin meydanında toplanan ve çoğunluğunu genç kızların oluşturduğu bir grubun elimize tutuşturduğu kırmızı bir zarftan anladık. Özel olarak tasarlanmış bu zarfta başlık olarak İngilizce “Bu benim doğum günüm, misafirim olun” diyordu. Zarfın alt köşesinde iki parmak izi bulunuyor ve altındaki yazıda da “Bunlar benim parmak izlerim, sizin için zarfı hazırlarken ortaya çıktılar, benim hala yaşadığıma işarettirler” diyordu. Zarfın içindeki kağıtta da “Aşağıdaki meydanda kalabalık bir misafir grubuyla, 24 Aralık’ta, saat 22.00’de kutlayacağımız doğum günüme bekliyorum.” diyerek “Sevgiler” şeklinde bitiriyor ve davet sahibi en altına kendi ismini yazıyordu: “İsa”.

Malta’da, Hz. İsa adına yapılan bu Noel kutlamasında gençler bize mevlit şekerini andıran şekerler dağıttıktan sonra, güle oynaya yanımızdan ayrıldılar, arkalarından bakakaldık. Bu apostolik gelenek, Malta’nın en belirgin özelliğidir. Aziz Julians Meydanı’nda rastladığımız bu sahneden sonra, Valetta’nın merkezinde Cumhuriyet Caddesi’nde akşamları bando mızıka takımının her gece yaptığı olağan “resmi olmayan” geçitlerini de büyük bir neşeyle izledik.

Bizdeki selamsız bandosunu andıran bu bando, en önde idare heyetinin temsilcileri, arkada başıbozuk takımından meydana gelen bandocular, aralarında çocuklar, turistler, tabii Bülent Katkak’la beraber biz dolanıp durduk. Yürüyüş kolu, Aziz John Kilisesi’nin önüne kadar gidiyor, oradan sonra tekrar geri dönüyordu..

Biz orada gruptan ayrılıp, Saray Meydanı’nda Cordino Cafe’ye geçiyorduk. 1837 tarihinden kalan bu kafe, hemen karşısındaki büyük kütüphaneye ve üstatlar sarayına bakıyordu. Belle Epoque döneminden kalma güzel bina, bir zamanlar otel olarak kullanılmış. Bademli kurabiyeleriyle meşhur. Daha çok yaşlılar ve turistler tercih ediyor. E, biz de hem yaşlı hem turist olduğumuza göre yorulunca kapağı oraya atıyorduk. Yalnız, günde ortalama 8 saat yürüyorduk dersem yorulduğumuza siz de hak vereceksiniz ve can kurban böyle yaşlılığa diyeceksiniz.

Malta, tipik bir Akdeniz memleketi, bunu çayırlarında rezene otu, bayırlarında firincir görünce hemen anlıyorsunuz. Çam, selvi ağaçları, adanın ortasındaki yayla bölgesinde üzüm bağları bu tabloyu tamamlıyor. Malta devleti, en büyüğünün adı malta olan adadan meydana gelmiş. Dolayısıyla dört tarafı deniz. Hemen hemen her burnu döner dönmez karşınıza büyük veya küçük bir koy çıkıyor. Bu koylara genellikle Hıristiyan azizlerinin ismi verilmiş. Denize hâkim tepelerde sayısız kale, şato ve klişe var. Adanın merkezinde ise ‘Medina’ adı verilen eski şehir bulunuyor. Yine Medina’da eski mescit sokağı ve meydanı isimlerine rastlıyorsunuz ama mescidin meydanı var, kendisi yok.

Malta’da Osmanlıların Sultan Abdülaziz zamanından kalma Müslüman mezarlığı var. Bu Müslüman mezarlığının hemen yanındaki otobüs durağının ismi ise Ottoman (Osmanlı). Yanda başkent Valetta’nın aziz isimlerini taşıyan onlarca koyundan bir tanesi ve turistlere Malta hatıraları satan mobil mağaza.

Malta’nın halkı, kuzey Afrikalı Araplardan ve Sicilyalı İtalyanlardan meydana gelmiş melez bir millet. Kısa boylu, kısa boyunlu, şişman halk. Ülkede İngiliz egemenliğinden kalma idari, ticari ve lisanî özellikler görülmekle beraber Levanten tarzı evleri, Latin alfabesiyle yazılan Arapça lisanları, balıkçı koylarındaki şirin sandallarıyla tarih doğa ve turizminin kaynaşmasını sergiliyor.

Malta’da tarih deyince akla gelen Hıristiyan şövalyeler ve onların belalısı Osmanlı denizcileri. Turgut Reis’in feth edemeden şehit olduğu bu ada, şimdi Türklerin açtığı kebapçı ve pideci dükkânlarıyla dikkat çekiyor. Bu dükkânlarda Türkiye’den yayın yapan televizyon kanalları izleniyor. Hangi yayın mı? Tabii ki İtalyan liginden yapılan şifresiz futbol karşılaşmaları.

Yazar: Haluk Dursun

Fotoğraflar: Bülent Katkak


crosschevron-down